Ceza Yargılaması Temel İkelerinden Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Hakkında

Sevgili okuyucularımız bugünkü yazımızda sizlere " ceza yargılamasının en önemli veevrensel niteliktekiilkelerinden biriolan'suçsuzluk'veya'masumiyet karinesi'olarakadlandırılan ilkelerin ve builkenin uzantısı olarak tanımlayabileceğimizbir başka ilke daha olan öğretive uygulamada Latince olarak "in dubio pro reo"şeklinde ifade edilen "şüpheden sanıkyararlanır" ilkesinin birbirleri ile bağlantılarını, sözkonusu ilkenintatbik edilebilmesi için gerekenşartları ilgili yargıtay kararları ışığında izah etmeye çalışacağım ."iyi okumalar dilerim.

MASUMİYET( SUÇSUZLUK)KARİNESİNEDİR?

Masumiyet karinesi, hakkındaki hüküm kesinleşinceye kadar, şüpheli/sanığın suçlu muamelesi görmemesini ve lekelenmemesiniifade eder. Hüküm kesinleşinceye kadar kişi,kamuoyuna suçluolarak lanse edilmemelidir.Birkimseninsuçuişlediğinin ifadeedilmesiyle,bir suçtandolayışüpheli olduğunun söylenmesi birbirinden farklıdır ve o kişinin suçlu olduğunun kesin yargılarla ifade edilmesi,suçsuzluk karinesini ihlal eder.Ceza yargılamalarında amaç, maddî gerçeğin hiç bir kuşkuya yer bırakılmaksızın ortaya çıkarılmasıdır; kuşkunun bulunması halinde, mahkûmiyet kararı verilmesi ceza hukukunun genel ilkelerine aykırıdır; kuşkudan sanığın yararlanacağıevrensel bir ceza hukuku ilkesidir ve varsayımlara dayanılarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz.

AvrupaİnsanHaklarıSözleşmesi’nin6/2. maddesinegöre,“Bir suçileithamedilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.”

Anayasa’nın 38/4. maddesi de “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimsesuçlu sayılamaz”, diyerekaynı ilkeyibenimsemiştir.Hukuk devletininbirgereğiolan builkenedeniyle,bir kimsenin suçluluğunun kesinleşmiş yargıkararıyla ispat edilmiş olmasına kadar, o kişinin suçsuz olduğu varsayılacaktır.

Ceza yargılamasının amacı hukuk düzenini ve barışıyeniden kurmaya yarayan maddi gerçeğe ulaşmaktır. Ancak ceza yargılamasında maddi gerçek ne pahasına olursa olsun araştırılmamakta, bu faaliyetin yargılama kurallarına uygun olarak insan hakları ihlal edilmeksizin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede ceza yargılamasında maddi gerçeğin araştırılması sanık hakları olarak da nitelendirilenbirtakım ilkelerlesınırlandırılmakta,sanığın kendisinekanunlarıntanıdığı hakve yetkileri gereği gibi kullanabildiğibir süreç sonunda ulaşılan gerçeğe değerverilmektedir.

MASUMİYETKARİNESİNİNİŞLEVİNEDİR?

Masumiyet karinesi, bir suçtan dolayı yargılanan kişinin,suçluluğu mahkeme kararıylasabit olmadıkça suçlu sayılmamasınıifade eder.Halkarasında suçsuzluk karinesi olarak da bilinir.Masumiyet karinesi ilk defave açıkça1789 tarihli Fransızİnsanve YurttaşHaklarıBildirgesi’nin 9. maddesindetutuklulukla ilişkili olarak“Herinsan,suçlu olduğubildirilinceyekadar suçsuzsayılacağından,onuntutulması gerekli görüldüğü zaman, kendisini elde tutmak için gereken sıkılıktan artık bir sertlik yasayla ciddi biçimde cezalandırılmalıdır” şeklinde temel insan hakları kataloğunda yerini almıştır.

Bir kimseye cezaverilebilmesiiçin yargılamanınakla ve mantığa uygun, gerekçelere dayalı olması ve tüm şüphelerin bertaraf edilmesi şarttır. Çünkü ceza yargılamasının amacı, insan onuruna ve hukukun temel ilkelerineyaraşır şekildegerçeğinaraştırılmasıdır. Amaburada kastedilen“maddi gerçek”,“mutlak gerçek” anlamına gelmez. Günümüz ceza yargılamasının ulaşmaya çalıştığı hedefler; insanlık onuruna saygıgöstermek, gerçeği araştırmak,masum olanı cezalandırma riskini azaltmaktır. Masumiyet karinesi, savunma hakkıile yakından bağlantılıdır. Suçla itham edilen kimsenin baştan itibaren suçlu kabul edilmesi, amaonasavunma hakkınınverilmesibir anlamifadeetmez. Oysamasumiyet karinesindenyola çıkarak yargılama süreci sonunda maddi gerçeğe ulaşılması amaçlanmalıdır. Masumiyet karinesi ile savunma hakkı anayasada ve AİHM kararlarında “birbirinin uzantısı olarak” değerlendirilmektedir.

Ceza Muhakemesi Kanunundaki (CMK) bazı düzenlemeler, masumiyetkarinesinin bir uzantısıdır. CMK’da yeralanmasumiyet karinesininbiruzantısı olandüzenlemelereörnek olarak;soruşturmanın gizliliğini (CMKmd.157), adliye binasıile duruşma salonundases vegörüntü alan aletlerikullanma

yasağını(CMKmd. 183),beraatkararıverilebilecekhallerarasında“delil yetersizliğindenberaat” yerine “suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” kavramını(CMK 223/e) gösterebiliriz.

ŞÜPHEDENSANIKYARARLANIRİLKESİ ,ŞARTLARIVEMASUMİYETKARİNESİİLE BAĞLANTISI ?

Şüphedensanık yararlanırilkesiceza davasındasanığınmahkûmiyetine karar verilebilmesibakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna dair şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesi esasına dayanmaktadır.

- ŞARTLAR:

  1. Mahkûmiyetkararıiçinsuçunhiçbirşüpheyemahalbırakmayacakkesinlikteispatedilmesigerekir:

Oldukça genişbiruygulama alanıbulunan bu kural,davaya konu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanıktarafından işlenipişlenmediğiveya gerçekleştirilmebiçimi konusundabirşüphebelirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temelşartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir.

  1. Kuşkuvarsamahkûmiyethükmükurulmamalıdır:

Gerçekleşme şeklişüpheli veya tamolarakaydınlatılamamışolaylar veiddialar sanığınaleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz.

  1. Sanığınmahkûmiyetikesinveaçıkkabuledilebilirhukukauygundelillere dayanmalıdır:

Cezamahkûmiyeti; toplanandelillerinbir kısmınadayanılıpdiğer kısmı gözardıedilerekulaşılan kanaate veya herhangi bir olasılığa değil, kesin ve açık birispata dayanmalı, bu ispat,hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân tanımamalıdır.

  1. Varsayımaolasılığadayalımahkûmiyetkararıverilmemelidir:

Varsayıma,içindetahmin içerenunsurlara, yüksekdeolsabir olasılığadayanılaraksanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamınagelecektir.

YARGITAYUYGULAMASI?

Yargıtay, latince "in dubiopro reo" olarak ifade edilen ve masumiyet ( suçsuzluk ) karinesininbir uzantısı olan ve "kuşkudan sanık yararlanırilkesi" şeklinde ifade edilen ilkeyi, ceza yargılaması hukukununevrenselnitelikteki önemliilkelerindenbiri olarakkabul etmektevegerektiğindekararlarında bu ilkeyi dikkate almaktadır.

Yargıtay’agöre, failinbirsuçtan cezalandırılabilmesi için,suçunkuşkuyayervermeyenbir kesinlikle ispat edilmesigerekir. Bu nedenle kuşkulu kalan ve aydınlatılamamış olaylarve iddialar fail aleyhine yorumlanmamalıdır. Bu şekilde hüküm tesis edilerek failin cezalandırılması hukuka aykırı olacaktır.

Yargıtay,Cezamahkûmiyetinin birolasılığa değil,kesinveaçıkbir ispatadayanmasıgerektiğini kararlarında ifade etmektedir.

Örneğin;somutolaydafaililebir kişiarasındayapılankonuşmaların içeriğidosyada bulunankanıtlara göre kuşkulu kalmış ise, kuşkudan sanık yararlanır ilkesi" gereğikuşkunun fail lehine yorumlanması gerekir.

Yargıtaybirkararında,sanığınmüştekiye rüşvetolarakpara verdiğihususununşüpheli kaldığını,ceza yargılaması sonucunda mahkûmiyet kararının verilebilmesiiçin suç oluşturan fiilin sanık tarafından

işlendiğinin hiçbirkuşkuyayerbırakmayacak,herkesi inandıracakbiçimde kanıtlanmasıgerektiğinive şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği ifade ederek masumiyet karinesinin etkisine dikkat çekmiştir.

# YCGK, E. 2010/9-88, K. 2010/255, KT. 14.12.2010: “…Somut olayda sanık C. ile C. D. arasında yapılan konuşmaların içeriği dosyada bulunan kanıtlara göre kuşkulukalmış olduğundan, "kuşkudan sanıkyararlanırilkesi" gereğikuşkunun sanıklehineyorumlanması gerekir. Ayrıca,sanıkC.'inkendisine yardım etmek suretiyleüzerine yüklenensuçu işlediği iddiaolunan C. D.'ınkabul olunaneyleminin Özel Daire çoğunluğunca suç oluşturmadığının, dolayısıylaberaatına karar verilmesi gerektiğinin kabulü karşısında, sanık C. hakkında yüklenen suçtan hükümlülük kararı verilmesi olanaklı değildir…”

SONUÇ:

Şüphedensanık faydalanırilkesi, içerdiği tüm ilke vekuralları ile cezayargılamasındauygulanmalı, bu şekildeolasılığa dayananmahkûmiyetlerinönünegeçilmelidir.Kesindelilolmadan, yüksekbirolasılığa dayananhallerde, masumolmaolasılığı olan birinsanı cezalandırmaktansa,suçlu olmaolasılığıolan bir insan hakkında beraat kararı vermek tercih edilmelidir. Bu şekilde hemadli hatanın önüne geçilmiş olacak hem de evrensel ilkelere bağlı bir yargılama sağlanacaktır.

YORUM EKLE